Anayasa Mahkemesi (AYM), HDP’ye yapılacak Hazine yardımına süreksiz olarak bloke konulması kararı verdi. Tutuklu Selahattin Demirtaş, iktidarın seçimleri olağan şartlarda yaptırma üzere bir kaygısı olmadığına dikkat çekti. Muhalefetin kitle gücü her yerde görünür yapması gerektiğini de söyleyen Demirtaş, “‘Bu ortamda coşkulu ve sevinçli seçim kampanyası mı olur? Seçim değersizdir, coşku ve sevinç gereksizdir’ diyen kim olursa olsun onlara sırtınızı dönün. Her yerde coşkuyla ve kararlılıkla, sevinçle ve özgüvenle çabayı büyütün” sözlerini kullandı.
Edirne Cezaevinde 5 Kasım 2016’dan beri tutuklu bulunan HDP Eski Eş Genel Lideri Selahattin Demirtaş, HDP’nin hazine hesaplarının süreksiz olarak bloke edilmesine ait değerlendirmelerde bulundu. Evrensel’den Şerif Karataş’ın sorularını yanıtlayan Demirtaş şunları söyledi
‘HİÇBİR HÜKÜMET BAHÇELİ-ERDOĞAN KADAR KABAHAT PRATİĞİNE GİRMEYE CÜRET EDEMEDİ’
HDP’li belediyelere kayyum, İBB’ye kuşatma ve grev yasakları ile HDP’ye Hazine yardımına süreksiz bloke konuldu. Ortaya çıkan bu durumu nasıl tabir edersiniz?
Cumhuriyet tarihi boyunca suça bulaşmamış tek bir hükümet dahi yoktur. Kimse kendini kandırmasın, Türkiye’nin siyasi tarihi o denli pirüpak değil. Ancak şu da bir gerçektir ki, hiçbir hükümet Bahçeli-Erdoğan ikilisi kadar ağır, sistematik bir kabahat pratiğine girmeye yürek edemedi. Bu iktidarın savaş cürümlerinden yolsuzluğa, darbe yapmaktan cinayetlere, yargıyı ele geçirmekten uyuşturucu ticaretine kadar bir dolu kabahatten oluşan kabarık bir sicili var. İktidarı kaybetmeleri halinde neyle karşılaşacaklarını onlardan daha yeterli bilen de yok. Düşünün ki, Türkiye’de 70-80 yıldır emek sömürüsüyle muazzam servet yapmış en varlıklı ailelerin 8-10 milyar dolar serveti varken, Binali Yıldırım’ın yalnızca Hollanda’da 20 milyar dolar serveti olduğu ortaya çıktı ve kendisi inkar etmedi. Yalnızca bir bireyden ve yalnızca bir ülkedeki servetinden kelam ediyoruz, gerisini siz düşünün artık.
Emekçilerin simide muhtaç olduğu bir ülkede bu tablo, başlı başına bir isyan münasebetidir aslında. Lakin AKP-MHP ittifakı, isyanı önlemenin bir yolu olarak daima baskı, tehdit, zulüm uygulamalarını sistematik biçimde kullanıyor. 15 Temmuz sonrası yakaladığı kaygı dalgasının üstünde sörf yapmaya devam ediyor ne yazık ki. HDP’ye, basına, başka muhalif çevrelere dönük kesintisiz atağın nedeni budur. Endişeyi canlı tutmak, muhalefeti daima tasfiye teşebbüsleriyle uğraştırıp toparlanmasını, birleşmesini engellemek.
‘CESARETLENDİRME KADEMESİNİ ÇOKTAN GEÇTİK’
Seçime en fazla dört ay kaldı, buradan Kozmik aracılığıyla bir davet yapmak istiyorum. Evet, endişe insani bir histir ancak öncü kaygıya yenilmez. Endişeye yenilen bir öncü, halka ve tarihe ihanet etmiş demektir. Bu süreçte hala korktuğu için sesini yükseltmeyen milletvekili, koltuk hesaplarıyla istikrarcı davranan siyasetçi, endişeden yazıp çizemeyen aydın ve gazeteci, kusura bakmasınlar artık sizi ikna etme, cesaretlendirme basamağını çoktan geçtik.
Korkunun kırılması için çok efor sarf ettik, davetler yaptık, pratikler ortaya koyduk. Halkın gelecek yüzyılın belirleneceği bu dört ayı tekrar köşesine sinip yahut bir iki tivitle “görevini” yerine getirip, buna karşılık iş akıl vermeye gelince bol keseden atan tiplerle vakit kaybetmeyeceğiz.
Meydanı, sokağı kullanmayan; coşkulu, direngen bir kampanyayı konut ev, köy köy örgütleyerek enerjiyi, hamaseti açığa çıkarmayan, gerektiğinde yumruğunu masaya vurup faşizme meydan okumayı göze alamayan şahıslar gölge etmesinler kâfi. Kıran kırana bir seçim süreci, uğraşı, kampanyası yürütülecek. Korkanlara nazaran bir süreç olmayacak bu. O nedenle gençler, bayanlar, işçiler başta olmak üzere herkes, hiç kimseyi beklemeden her yerde seçimi örgütlemeye, propaganda yapmaya başlamalılar.
‘İKTİDARIN SEÇİMLERİ OLAĞAN ŞARTLARDA YAPTIRMA ÜZERE NİYETİ YOK’
İktidar nasıl bir seçim süreci istiyor?
AKP-MHP iktidarının seçimi olağan şartlarda yaptırma üzere bir niyeti yok. İdeal Ocakları eski liderine yönelik suikastte de görüldüğü üzere devlet içindeki tüm kirli klikler gözlerini karartmış durumdalar. Zira bu seçimde kaybedecekleri çok şey var. Kendi törelerini bile ayaklar altına alacak biçimde bir ülküdaşlarını, para karşılığında uyuşturucu çetelerine sokak ortasında infaz ettiren bir zihniyetin yapmayacağı alçaklık yoktur artık.
İşte az evvel hamasete ve öncülüğün rolüne bu nedenle vurgu yaptım. Olağan bir seçim sürecinde değiliz. Dışarıdaki siyasetçiler, milletvekilliği adaylığı için yaptıkları lobi ve kulisin yarısını direnmek için, sokakları örgütlemek için yapsalar kâfi, inanın.
‘SEÇİM DEĞERSİZDİR DİYEN HER KİMSE SIRTINIZI DÖNÜN’
Halk güçleri ve muhalefet bu yaşananlara nasıl reaksiyon göstermeli?
Çok net ve tek bir yanlışsız yanıtı var bunun, kitle gücünü her gün her yerde görünür kılmak. Yüz binleri, milyonları meydanlara çıkaracak moral, motivasyon ve cüreti gösterip örgütlemeden faşizmin karşısında direnecek gücü bulamazsınız.
Ben bu nedenle içeriden seçim heyecanı, motivasyonu, coşkusu yaratmaya çalışıyorum. Bilhassa genç arkadaşlarımı her yerde seçim için örgütlenmeye yakında başlayacak olan kampanyalarda misyon almaya davet ediyorum.
“Bu ortamda coşkulu ve sevinçli seçim kampanyası mı olur? Seçim değersizdir, coşku ve sevinç gereksizdir” diyen kim olursa olsun onlara sırtınızı dönün. Her yerde coşkuyla ve kararlılıkla, sevinçle ve öz itimatla çabayı büyütün. Daima birlikte kazanacağız, emin olun. (HABER MERKEZİ)
