Türkiye Güç Bakanı Fatih Dönmez, Siyaset, İktisat ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından düzenlenen “Dünyada ve Türkiye’de Güç Trendleri” sempozyumuna katıldı.
Sempozyum sırasında bir gazetecinin, “Başbakan Mesrur Barzani’nin ‘Türkiye ve Avrupa’ya gaz ihraç edeceğiz’ açıklamalarını nasıl buluyorsunuz? Türkiye’nin bilhassa Kürdistan Bölgesi ile güç konusundaki iş birliği ne aşamada” formundaki sorusuna Bakan Fatih Dönmez, “Bizim sona kadar doğalgaz boru çizgimiz var, Irak tarafında ve IKBY tarafında şimdi o yok” karşılığını verdi.
K24’ten Vural Erişmiş’in haberine nazaran Dönmez kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Biz oradaki idarelere söyledik; şayet dilek edilirse biz buralardan çıkartılan gazı Türkiye’ye alabiliriz. Hatta biz biraz daha işi büyüterek doğalgaz boru sınırını tek taraflı çalıştırmayalım diyoruz. Bize de çok değişik kaynaklardan gaz geliyor, kendi gazımız da geliyor bunu çift taraflı düşünelim. Siz gereksinim duyduğunuzda biz size verelim, biz gereksinim duyduğumuzda sizden gaz alalım. Şu anda bu husus üzerine çalışıyoruz. Komşu ülkelerle güç piyasalarının entegre olması bölgesel manada maliyetlerin düşmesi ve rekabetin gelişmesi açısından son derece değerli. Tabi bu fırsatları kendi menfaatlerimiz doğrultusunda düzgün kıymetlendirmek, partnerlerimizle sağlam paydaşlıklar temin etmek istiyoruz. Zira bu projeler uzun soluklu projeler. Verdiğiniz kelamın ardında durmanız gerekiyor bazen canınız yansa bile durmanız gerekiyor. Güç diplomasisi konusunda da komşularımızla rahatlıkla bir süreç yürütebileceğimizi görüyoruz.”
Konuyla ilgili konuşan Ankara Toplumsal Bilimler Üniversitesi Memleketler arası İlgiler Kısım Lideri Prof. Dr. Muhittin Ataman, “İki taraf ortasındaki bağa şayet uzun süreçli bakarsak, Erbil ve Ankara ortasındaki bağların büyük ölçüde dostça olduğunu söyleyebiliriz” dedi.
Prof. Dr. Muhittin Ataman şunları kaydetti:
“Özellikle Arap baharının patlak vermesinden evvelki devirde çok çok âlâ ilgiler vardı. Bilhassa ekonomik siyasal yüksek seviyeli bağlar vardı. Vakit zaman ufak inişler çıkışlar olabiliyor. Zira üçüncü tarafların bu kıymetli ikili ilgilere müdahaleleri çok oluyor maalesef. Yani İran üzere Bağdat hükümetinin müdahalesi üzere… Ve genel olarak öteki bölgesel aktörlerin müdahaleleri oluyor. Fakat tüm bu müdahalelere karşın çok önemli bir zedelenme yaşanmadan devam ediyor ikili ilgiler. Şu anda bile ikili bağların ben olumlu tarafta seyrettiğini görüyorum. Son periyotta hem Irak Cumhurbaşkanlığı seçimi hem de Kürdistan Bölgesel İdaresi’nin istikrara kavuşturulması sürecinden sonra Ankara ve Erbil ortasında çok önemli ve kıymetli güç iş birliğinden bahsedilebilir. Hem Türkiye’nin Erbil’deki ve Bağdat’taki diplomatları üzerinden hem de Ankara özelinde bu güç iş birliği çok sağlıklı bir formda yürütülüyor. Ben bilhassa en son güç açılımının iki taraf ortasındaki alakaların stratejik bir düzleme de taşınabileceğini düşünüyorum.
‘İLİŞKİLERİN DAHA KALICI HALE GELMESİ MÜMKÜN’
Özellikle sayın Mesrur Barzani’nin son açıklamaları ve sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın daha evvelki açıklamaları bu iş birliğinin güçlendirileceğine dair değerli bir örnek. Zira Türkiye’nin bir güç merkezi olma üzere bir kanısı var ve bununda ön kurallarından bir tanesi Rusya, Azerbaycan ve İran’ın dışında öbür güç arz kaynakları bulma istikametindedir. İşte Kürdistan Bölgesi’ndeki keşfedilen kaynaklar buna önemli bir katkı olarak okunabilir. Arz çeşitliliği siyasetinin güçlendirilmesinde katkıda bulunacak. Doğu Akdeniz’de bulunan keşifler körfezdeki gücün taşınası ile birlikte düşünüldüğünde Kürdistan Özerk İdaresi’ndeki gücün çok kıymetli bir halka olduğunu düşünüyorum. Günün sonunda Erbil ve Ankara ortasındaki bağlantıların daha kalıcı hale gelmesi epeyce mümkün şu anki gelişmeler bize bunu gösteriyor.” (HABER MERKEZİ)
