Türkiye Personel Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, TBMM Genel Konseyi’nde seçim yasası teklifiyle ilgili görüşmelerde kelam aldı.
İktidarın muhalefetin tenkitlerini “kulak gerisi ettiğini” belirten Ahmet Şık, “Bu kürsüden muhalefet ismine seslenen herkes size maddeleri, hukuk normlarını, memleketler arası mukaveleleri anlatıyor. Yurttaş menfaatinden bahsediyor. Lakin hepsini kulak gerisi ediyorsunuz” diye konuştu.
“Çünkü emeliniz belli” diyen Şık, şöyle devam etti:
“Saraydaki şahıs ve şürekası ülkeyi istediği üzere yönetsin. Bir avuç işverene, zengine tüm kaynaklar peşkeş çekilsin. Ülkenin güzide kurumları liyakatsiz, hak etmeyen yandaşlarınızla doldurulsun. Cukkayı götüreceğiz diye zücaciyeci dükkanındaki fil üzere önüne gelen kurumu, yapıyı devirdiniz. Şahsi amaçlarınızın önünde duran her kurumu, kişiyi, vicdanlı yurttaşı yerle bir etmeye çalıştınız. Ülkenin tabanına kibrit suyu döktünüz.”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni ucube olarak nitelendiren Ahmet Şık, “Ucube bir sistemle her şeyi, herkesi esir aldınız. Her adımı, kendinizi ve açgözlü bir azgın azınlığı semirmek için attınız. Ülkenin neresine dokunduysanız kuruttunuz. Memlekette herkes adalet, eşitlik arıyor. ‘Barınamıyoruz’ diyen öğrenciler, ‘Yaşamak istiyoruz’ diyen bayanlar, ‘Geçinmek istiyoruz’ diyen personeller, ‘Açız’ diyen işsizler, ümitsizliğe sevk edilen gençler… Hatalısı kim?” dedi.
İktidara aynanın karşısına geçip kendini sorgulama daveti yapan Şık, “Öğrenmek istiyorsanız aynanın karşısına geçip, kendinize, ‘Bizler nasıl insanlarız?’ sorusunu sormanız. Bakalım ne karşılık bulacaksınız. O karşılığın altından kalkabilecek misiniz? Ancak yanlışın, palavranın, riyanın yanında durmaya devam edeceğiniz için örttüğünüz her şeyin altında kalacaksınız. Bu yüzden size vicdanınız, dürüstlüğünüz, adaletiniz ve hakkaniyetiniz kadar ömür diliyorum” tabirlerini kullandı.
Ahmet Şık’ın konuşmasından satır başları şöyle:
SULTANA YAKIN OLAN ATEŞE DE YAKINDIR: Bilmelisiniz ki artık deniz bitti. Düzmece tarih yazımının sonuna geldik. Erdoğan gidici, siz de yanında paketsiniz. Türkiye’de devletin bildiğimiz kuralıdır: ‘Kurb-i Sultan Ateşi Suzan’. Yani sultana yakın olan ateşe de yakındır… Artık de hesabı ödeme vakti.
İKTİDAR VEKİLLERİNE SESLENMENİN MANASI YOK: Biz konuştuklarımızın gerisinde dururken, siz gerisinden konuştuklarınızın yanında durmaya devam edeceksiniz. Bu yüzden iktidar vekillerine seslenmenin bir manası yok. Münasebetiyle yeni bir Alicengiz oyununun modülü olan seçim maddesine dair değişikliklerin neden yapılmak istendiğini sizden hesap soracak olan yurttaşlarımıza anlatacağım.
SEÇİMİ SEÇİM OLMAKTAN ÇIKARMAK İÇİN MADDEYİ DEĞİŞTİRMEK İSTİYORLAR: Seçimi seçim olmaktan, yargıçları hakem olmaktan çıkarmak için maddeyi değiştirmek istiyorlar. Zira onlar için sandık halkın menfaatlerini muhafazaya, gözetmeye talip olma yeri değil. Güçlerini hata iştirakinden devşirip, şahsî menfaatleri için bu kadar varlıklı kaynakları olan bir ülkeyi yoksulluğa ve sefalete mahkum ediyorlar. Seçimleri de halka karşı işledikleri bu kabahatlerine meşruiyet sağlamanın aracı olarak gören bir zihniyete sahipler.
ONLAR İÇİN KANUN YAPMAK KABAHAT İŞLEMEYİ YASALLAŞTIRMAK DEMEK: Ve korkuyorlar. İşledikleri hataların cezasını bildiklerinden, bu ülkedeki dürüst ve yiğit insanların varlığının, kötülere cehennem olduğunu bildiklerinden çok korkuyorlar. Bu yüzden seçim kanunuyla da gerekirse öteki kanunlarla da oynarlar. Buna mecburlar. Zira onlar için kanun yapmak hata işlemeyi legalleştirmek demek.
MAFYANIN İFŞAATLARIYLA İLGİLİ TEK BİR SAVCI SORUŞTURMA AÇMIYOR: Düşünsenize mafya dedikleri adam içişleri bakanının bulaştığı cürümleri ifşa ediyor. Bu sistem içerisindeki herkesin gırtlağına kadar suça, yolsuzluğa, hırsızlığa batmış olduğunu anlatıyor. Ve bu ülkede hukuka bağlı ve ahlaklı bir tek savcı çıkıp da soruşturma açmıyor. Son 20 yılda ülkeyi getirdikleri yer bu.
İKTİDAR FAKİRİN ULUSAL HİSSİNİ, ZENGİNİN DE PARASINI SEVİYOR: Yoksullara fıtrat, ezan, dua, bayrak; kendilerine gemicikler, üçer beşer maaşlar, örtülü ödenekler, milyonlarca-milyarlarca dolarlık cukkalar. Sıkıştıklarında söyledikleri “Ezanlar susmayacak, bayraklar inmeyecek” dedikleri ne biliyor musunuz? Bayrağı ortalığa saçılan pisliklerini örtmek, ezanı da işledikleri cürümleri anlatanların sesini bastırmak için kullanıyorlar. Zira bu iktidar fakirin ulusal manevi hissini, zenginin de parasını seviyor.
ARABALARI, MESKENLERİ ÇOCUKLARIN AÇLIĞINDAN DAHA KIYMETLİ: Emekçiler günden güne eriyen taban fiyatla nefes almaya çalışırken, kendileri ve yandaşları on binlerce liralık üçer beşer maşlar alıyor. Beşerler yoksulluktan intihar ederken, soğuktan konutlarında ölüyorken, sarayın yalnızca ışıkları için her ay milyonlarca lira ödeniyor. Prestijleri, otomobilleri, ışıkları, konutları bu ülkenin çocuklarının açlığından, yurttaşların canından çok daha kıymetli bunlar için.
HUKUK OLSAYDI MAHPUSTA OLMALARI GEREKENLER İKTİDARDA: Yolcu ve geçiş garantili havalimanları, köprü ve otoyollarla sürdürülebilir soygun tertibi devam etsin istiyorlar. Yurttaşların vergilerinden her ay milyonlarca lirayı yandaş şirketlere aktarmaya devam ederlerken halk ucuz ekmek kuyruğunda beklemeye devam etsin istiyorlar. Gençleri geleceksiz ve umutsuz bırakmaya, ağaçlarımızı kesmeye, derelerimizi kurutmaya devam etmek istiyorlar. Ezcümle, Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti olsaydı mahpusta, eşitlikçi adil bir cumhuriyet olsaydı siyasetin çöplüğünde olmaları gerekenler maalesef iktidarda.
SİZİ İKTİDARDAN GÖNDERECEĞİZ, HESAP SORMAYA GELİYORUZ: Başta da dedim ya artık işiniz bitti. Sizi siyasetin çöplüğüne göndereceğiz. Yıllardır uyguladıkları şiddete, baskıya, zulme karşın kendilerine boyun eğmeyen milyonlarla birlikte göndereceğiz. İktidarın karanlığa boğduğu sokakları aydınlatan bayanlarla; gökkuşağının her renginden, her kimliğinden LGBTİ+’larla; her Newroz’da yeni bir umut ateşi yakan Kürtlerle; okullarından hukuksuzca atıldıkları halde bilim üretmeye devam eden hocalarımızla; üniversitelerinin işgal edilmesine direnen gençlerle; beyaz yakalısıyla, kuryesiyle, fabrikada çalışanlarıyla emeğinin sömürülmesine isyan eden tüm işçilerle; vücutları ve ruhları vahşice sömürülen göçmenlerle; pandemi boyunca her türlü fedakarlığı yapan, lakin bugün ülkeden gönderilmeye çalışan doktorlarımızla; polis ve jandarma şiddetine karşın ağacını, tabiatını, deresini müdafaaya çalışan halkımızla birlikte sizi iktidardan göndereceğiz. Maddeyi istediğiniz üzere değiştirin, biz yan yanayız, güçlüyüz ve hesap sormaya geliyoruz. Sizin bölümünüz bitti. (HABER MERKEZİ)
