CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin küme toplantısında yaptığı konuşmada, “Hangi iktidar kime baki kaldı?” diye sorarak iktidarın millet iradesiyle gideceğini söyledi.
AK Parti Küme başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, enflasyon hesabı yaparak, “Fransa’da 150 Euro’ya dolan poşet artık 750 Euro’ya doluyor; yüzde 6-7 oranında enflasyon var” kelamlarını de gündeme getiren Kılıçdaroğlu, “Müthiş matematikçi” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satırbaşları şöyle:
SANDIĞI KOYACAKSINIZ, GEREĞİNİ YAPACAKSINIZ: Türkiye’nin problemlerini biliyoruz lakin hiç kimse ümitsizliğe kapılmasın. Türkiye’nin çözülmeyecek sorunu yok. Kâfi ki sorunu bilen, tahlili üreten beşerler iktidar olsunlar. ‘Sorunları çözeceğiz’ diye iktidar olanlar bırakın çözmeyi yeni problemler eklediler. Türkiye, problemlerini çözmüş bir ülke olmaktan çıktı sıkıntılar yumağı içinde olan bir ülke haline geldi. Bunun sorumlusu iktidar sahipleridir. Çözemiyorlarsa yapacakları tek bir iş var sandığı milletin önüne getirmek. Vaat dinleye dinleye bu millet perişan oldu. Çıkın milletin önüne ‘şu sorunu şöyle çözeceğiz’ diye anlatın. Bekleye bekleye millet perişan oldu. Demokraside yapılacak hoş bir iş vardır. Sandığı getirirsiniz, millet oy verirse tekrar iktidara gelirsin. Bir de meseleleri çözmede argümanlı olan bir ittifak var bir de yetkiyi onlara verelim, bakalım çözecekler mi çözmeyecekler mi. O vakit Türkiye’de demokrasi gerçek manada kökleşmiş olur. Sandığı koyacaksınız, kuralların gereğini de yapacaksınız. Efendim bunlar asla gitmez’ deniliyor. Ne demek gitmez? Onları tıpış tıpış milletin iradesiyle göndereceğiz. Hangi iktidar kime baki kaldı? Sandık gelecek ve biz bunları göndereceğiz. Millet İttifakı halkın takviyesiyle bunları gönderecek. Problemleri çözeceğiz.
GÜLİSTAN DOKU BULUNAMIYORSA DEVLETE İTİMAT SARSILIR: 5 Ocak 2020’de Tunceli’de kaybolan Gülistan Doku’nun ailesi burada. Gülistan Doku’nun şayet kaybol süreci aydınlatılmamışsa o vakit iktidar sahiplerinin çıkıp bunun hesabını vermeleri lazım. Biz faili meçhuller istemiyoruz. 21. yüzyılın Türkiye’sinde faili meçhuller istemiyoruz. Hâlâ Gülistan Doku bulunamıyorsa bir sıkıntımız var demektir. İnsan Hakları açısından da bir problemimiz var demektir. Aile bizim temel taşımızdır. Ortadan uzun vakit geçmesine rağmen hâlâ bulunamıyorsa ailenin devlete, iktidara olan itimadı sarsılır. Üstümüze düşen Gülistan Doku’nun nerede olduğunu bulmaktır.
ADALETİ SAĞLAMAYA GELİYORUZ: Demokrasi konusunda çok sıkıntımız var Türkiye’de. Demokrasinin olmadığını hepiniz biliyorsunuz. Ufak tefek kırıntılar kalmış.. AYM kararları uygulanmaz, anayasanın öngördüğü temel kurallar, unsurlar uygulanmaz, AİHM kararları uygulanmaz, üst mahkemenin kararına alt mahkeme uymaz, uymayanlar terfi ettirilir… Süreç hukuk içinde değil intikam hissiyle çalışılıyor. Şayet birisi, iktidar sahiplerinden birini eleştiriyor ve bu tenkidin dozu biraz yüksekse yakalanması, gözaltına alınması, tutuklanması ve aylarca mahpusta tutulma tablosuyla karşı karşıya kalıyoruz. Sedef Kabaş bunlardan bir adedidir. Bir gazetecidir. Tenkit hakkını kullanmıştır. 12 yıl mahpusla yargılanıyor. Aslında tutuklanmaması lazım. Ülkede demokrasi olmadığı için içeride tutuluyor. Yalnızca o mu hayır. Osman Kavala da o denli, Selahattin Demirtaş da o denli, askeri öğrenciler de o denli… Şunu söyleyeyim. Devleti adalet içinde yönetirseniz bütün taşlar yerine oturur. Devlette adaleti sağlamaya geliyoruz. Bu ülkede herkes huzur içinde yaşayabilsin.
SAVAŞ ÇIKARSA EN BÜYÜK ZİYANI GÖRECEK ÜLKELERDEN BİRİ TÜRKİYE: Bölgemizde bir savaş istemiyoruz. Savaşın acımasızlığını en âlâ bizim tarihimiz anlatır. Bölgedeki bir savaşın Türkiye’ye büyük ziyanlar vereceğini hepimiz biliyoruz. Tarafları sağduyuya davet etmek, bir savaşı önlemek yalnızca insan olarak bizim değil bütün dünyanın ortak talebi olmalıdır. Bu türlü bir savaş çıkarsa en büyük ziyanı görecek ülkelerden birisi Türkiye’dir. Rusya bu süreç içinde 2014’e nazaran daha güçlü bir halde sahneye çıkmış durumda. Montrö Mukavelesi’ni tartışmaya açmanın nasıl bir ihanet olduğunu topluma anlatmak için. Montrö Mukavelesi Türkiye’nin, bölgenin, dünyanın güvenliği açısından son derece pahalıdır. Tarihi bilmeyen birileri Montrö Mukavelesi’ni tartışmaya açarsa bunun doğuracağı vehameti 84 milyonun bilmesi lazım.
İCRADAKİ EVRAK SAYISI 23 MİLYON: Hayat pahalılığını hepiniz biliyorsunuz. Minimum fiyatta önemli bir artış oldu, bunun yansımaları oldu. Evvel büyük bir sevinç vardı. Şubat ayında bir anket yapıldı. Sonuçlarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Yeni maaşınızla birlikte Aralık ayına nazaran ekonomik durumunuz ne tarafta değişmiştir? diye soruluyor. Daha rahat geçiniyorum diyenlerin oranı yüzde 9.2, geçimimde bir değişim olmadı diyenlerin oranı yüzde 33.6 , daha sıkıntı geçiniyorum diyenlerin oranı yüzde 57.2. Taban fiyat artışı hiçbir şey getirmemiş. Daha taban fiyat artışını almadan mutfağını alev sarmış. Cebindeki para zati erimiş. Yüzde 57.2’si daha güç geçiniyorum noktasına gelmişse iktidar sahiplerinin düşünmesi lazım. 4 milyon vatandaşımız bankalara borcunu ödeyemedi. İcradaki evrak sayısı 23 milyonu aştı. Biz bütün belediye liderlerimize söyledik. Bir Kara Kış Fonu kurun dedik. Konutlarda, mutfaklarda yangın var devalar üretin dedik onlar dinlemedi lakin bizim belediye liderlerimiz Türkiye genelinde ellerinden gelen bütün eforları gösteriyorlar. Baskılar, mahzurlar çıkarılıyor olsa bile… İBB’ye bağış olarak verilen 6 milyon 200 bin liraya el koydular. Yoksula gidecek paraya el koyuyorsunuz. Bunun ismi vicdansızlıktır. ‘CHP’ye oy vermeyin toplumsal yardımlar kesilir’ diyorlardı. Bu kadar büyük iftiralarla karşılaştık ancak tam zıddı oldu. Belediyelerimizin bulunduğu yerlerde hiçbir çocuk yatağa aç girmedi, herkese ulaşıldı.
EYT’LİLERİN SIKINTILARINI ÇÖZECEĞİZ: Uzun mühlet sizin problemlerinize karşı kulaklarını tıkadılar. Ne demek EYT’li? diye. En doruktaki zat sizin için ‘türedi’ lafını kullandı. Kendi ülkesinde kendi vatandaşını hak ararken sorunu çözmesi gereken kişi sorun yaşayan bireye ‘türedi’ diyorsa o makamda oturmamalıdır. Az kaldı sizin problemlerinizi çözeceğiz.
HANGİ KELAMINDA DURDU Kİ? Gittiğim her vilayette kesinlikle muhtarlarla bir toplantı yaparım. Toplumun meselelerini en güzel muhtarlar bilir. Bir açıklama yaptı Erdoğan. ‘Muhtarların aylıklarını taban fiyat düzeyine çıkaracağız’ dedi. Maaşlar yattı, taban fiyat düzeyinde değil. Muhtarlar, ‘Koskoca cumhurbaşkanı kelam verdi. Hani her dediği oluyordu? Koskoca adam kelam verdi, kelamında durmadı’ diyorlar. Bugüne kadar hangi kelamında durdu ki bu kelamında dursun? Lafa gelince bol, at işkembeden… AK Parti’den bir şey beklemeyin esasen MHP toplumla hiç ilgilenmez. Siz hiç MHP’nin esnafın kederiyle ilgili bir sorunu gündeme getirdiğini duydunuz mu? Siz hiç işsizlerin sıkıntısını lisana getirdiğini duydunuz mu? Duyamazsınız. Tek vazifeleri var saraydan aldıkları talimatın gereği olarak 19 Mayıs hareketleri yapmak, el kaldırıp indirmek o kadar…
AKBAŞOĞLU FEVKALADE MATEMATİKÇİ: Akbaşoğlu, fevkalade matematikçi sahiden, kendisini kutlamak lazım. Dünyayı ne kadar yakından izliyormuş. Yakında Maliye Bakanı olabilir… İşin latifesi bir tarafa. Bunlar üzülerek söylüyorum hayatımızın gerçeği. Dünyadan kopuk, kendi ülkesinden kopuk, vatandaşın sıkıntısından kopuk. Aklını kiraya vermiş bir kişi milletvekili olamaz. Keşke bunun için dava açsalar. Mahkemede vekil olmadıklarını ispat ederiz.
KAÇAK ÇAYLARI RİZE MEYDANINDA YAKACAĞIM: Rize ve Artvin çay açısında stratejik bölge. 2021 yılında çay gübresinin tonu 2 bin 800 liraydı. Yaş çay alım fiyatının da tonu 3 bin 870 liraydı. Mart ayı içinde tekrar gübre atılacak. Gübrenin tonu 7 bin 500 liraya çıkmış vaziyette. 7 bin 500 lira Tarım Kredi’nin sattığı gübre, onun dışında alacaksınız 8 bin 300 lira. Çayda destekleme ödemeleri var. 2016’dan bu yana destekleme ödemeleri hiç değişmemiş. Kilo başına 13 kuruş. Demek ki saray ‘Rize’de ve Artvin’de hiç enflasyon olmadı’ diyor. Rize’ye ve Artvin’e, çay üreticilerine sesleniyorum. Sizin hakkınızı teslim edecek partinin ismi CHP’dir. Rize’ye gittiğimde söylediğim bir de kaçak çay belası var biliyorsunuz. Artık TBMM’de söylüyorum. Millet İttifakı’nın iktidarında bütün kaçak çayları toplayıp Rize Meydanı’nda yakacağım.
EMEKLİLER ORTASINDA AYRIM YAPAMAZSINIZ: Emekliler ortasında ayrım yapamazsınız. Ayrım yaparsanız bir kesim dışlanmış olur. SSK, Bağkur, Emekli Sandığı emeklilerine iki bayramda ikramiye veriliyor. Bu ülkede yıllar yılı çalışan banka emeklileri, sigorta şirketi emeklileri de var. Onlar hiç ikramiye almıyor. Onlar ikinci sınıf vatandaş mı? Onlar bu toplumun kölesi mi? AK Parti’nin temel bir kuralı vardır. Şehitler ortasında, gaziler ortasında, emekliler ortasında ayrımcılık. Her şeyi 2’ye, 3’e, 5’e böldüler. Bunlara bayram ikramiyesi vermek de bize nasip olacak. Toplumun sıkıntılarını lisana getirince toplumun her kısmında talep geliyor. İktidar sahiplerine sormak lazım. Bu beşerler sarayda değil tarlada, bahçede, ahırda çalışıyorlar. Çiftçiye, üreticiye dayanak veriyorlar. Neden bu kadar düşük bir para veriyorsun? Kendi yandaşına 3 maaş, 5 maaş ikramiye veriyorsun. Bütün bunların hepsini çözeceğiz.
HEDEF DEVLETİN YAPILANMASINDA ADALET: Ayın 28’inde bir toplantı yapacağız. Millet İttifakı olarak artı 6 siyasi partinin genel lideri bir ortaya geleceğiz. Daha evvel hazırladığımız Güçlendirmiş Parlamenter Sistemden neyi kastediyoruz, neyi amaçlıyoruz bu kamuoyu ile paylaşılacak. Bütün çalışmalar yapıldı. Toplumun en hassas kesitleri, meslek kuruluşları, barolar, STK’lar davet edildi. 6 genel lider orada olacağız. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ne demektir? Hedeflediği nokta şudur: Devletin yapılanmasında adalet. Adaleti sağlamazsanız esasen devleti yönetemezsiniz. Bir devlet bu türlü sorumsuzca yönetilemez. Devletin bilgiyle, birikimle, tecrübeyle yönetilmesi için hakkın, hukukun ve adaletin sağlanması lazım. O nedenle 28 Şubat Pazartesi günü saat 13.30’da 6 partinin genel lideri bir ortaya geleceğiz. Bizim bir ortaya gelmemiz birilerinin güzeline gitmiyor ben çok güzel biliyorum. ‘Bakanlık paylaşılıyor’ falan filan.. Kendi yaptıkları açmazları bize mal etmeye çalışıyorlar. O denli bir şey yok. (HABER MERKEZİ)
