Saadet Partisi Genel Lideri Temel Karamollaoğlu, partisinin genel merkezinde düzenlediği haftalık basın toplantısında gündeme ait değerlendirmeler yaptı.
Karamollaoğlu’nun açıklamaları şöyle:
TÜİK ESKİ GÜVENİLİRLİĞİNİ KAYBETTİ: Uzunca bir vakittir engelli olsun olmasın külfet dediğimiz vakit aklımıza gelen birinci şey iktisat oluyor. Öteki hususlar gündeme gelse bile iş sonunda dönüyor dolaşıyor ekonomik sorunlarımıza geliyor. Tüm vatandaşlarımız geçim meşakkati, hayat pahalılığı ve işsizlikten mustarip. TÜİK eski güvenilirliğini kaybetti. Verdiği sayılar da insanların inancını devam ettirmeye mani olacak sayılar. TÜİK datalarına nazaran nisanda yıllık enflasyon yani TÜFE dediğimiz yüzde 69,97 oldu. Adeta bir kuyumcu titizliğiyle çalışmışlar ve yüzde 70 dememişler. Besin ve içeceklerde bir yıllık enflasyon yüzde 89,10, ulaşımda ise yüzde 105,86 olarak gerçekleşti. Bu kalemlerdeki artışlar dikkate alındığında gerçek enflasyonun yüzde 70’lerin çok üzerinde olduğunu herkes açık bir biçimde görebilmektedir.
ÜLKE İKTİSADINI YÖNETEMİYORLAR: Üretici fiyatlarındaki yıllık artış ise daha da büyük telaşa sebep oluyor zira üretici fiyatları tüketiciye de yansıyacak demektir. Üretici fiyatlarındaki endeks yüzde 121,82. 27 sene önceye döndük. ÜFE ile TÜFE ortasındaki fark önümüzdeki aylarda tüketici fiyatlarına yansıyacak.
Merkez Bankası geçtiğimiz hafta yılın ikinci enflasyon oranını açıkladı. Ocak ayında açıkladığı sayılar yüzde 23,2’ydi. Artık bu sayısı yüzde 42,8’e revize ettiler. Bu kadar yanlışlık bunların ülke iktisadını yönetemediklerini gösteriyor.
FİİLEN DÖVİZE DAHA FAZLA PARA ÖDÜYORSUNUZ: Yalnızca enflasyon değil kur da artıyor. Kur muhafazalı mevduat uygulaması aslında dövizi denetim altına alabilmek için fakat ben size 2017’den başlayarak dolar kurlarını hatırlatmak istiyorum. 2017 yılında dolar 3,80 lira idi. 2018’de 5,30 oldu, 2019’da 5,90, 2020’de 7,45, 2021’de 13,40, bugün itibariyle 15,30. Kur muhafazalı mevduat ‘Sen paranı bozdur, yatır. Ben sana ayrıyeten birtakım imkanlar sağlayacağım’ diyor. Bu ne manaya geliyor? Siz fiilen dövize daha yüksek bir para ödüyorsunuz. Nasıl olacak da döviz dışarda daha farklı bir müdahale görecek? Lakin bundan tabiri caizse tuzu kuru olanlar, paradan para kazananlar istifade ediyor.
YÜKSEK ENFLASYONDAN HİPERENFLASYONA: Maalesef ne dövizi ne enflasyonu denetim altına alabilmiş değiller. Kullandıkları sözler vardı. ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’, ‘Nas var nasıl olacak da biz faizi yükselteceğiz’ diyorlar. İşte geldiğimiz nokta, faiz eskisinden daha beter bir hale geldi. Ülkemiz daha yoksullaştı. Daha yüksek faizler ödemeye mecbur kaldık. Ekonomiyi düzeltmeyi bir türlü beceremiyorlar. Faiz lobisi diye isimlendirdiğimiz kesim en rahat devirlerinden birini yaşıyor. Lakin biz yüksek enflasyondan hiperenflasyona yanlışsız adım atıyoruz.
YÜZDE 0,99 FAİZLE HİÇBİR DAR GELİRLİ KONUT ALAMAZ: Sayın Erdoğan çeşitli paketler açıklayarak konut meselesine tekrar kendine nazaran tahliller sundu. İnsan hayret ediyor. Zira ‘Ekonomiyi ben bilirim’ diyor. Seçimlere giderken ‘Ekonomiyi bana emanet edin göreceksiniz ne kadar kısa vakitte bu ekonomiyi düze çıkaracağım’ diye vaatte bulunmuştu. Beşerler güvendi oy verdi. Artık yanlış siyasetleri doğruymuş üzere anlatmaya çalışıyor.
Orta sınıfın, dar gelirlinin mesken sahibi olma hayali artık büsbütün tarihe karıştı. Yüzde 0,99 aylık faiz hiçbir dar gelirlinin konut edinmesini sağlamaz. Dar gelirli yüzde 0,99 faizle konut almaya kalksa ayda 30 bin liraya yakın para ödemek durumunda.
KONUTU BIRAK EKMEK ALAMIYORLAR: Askıda ekmek kuyrukları almış başını gidiyor. Bırakın konut almayı ekmek almaya gücü yetmiyor insanların. Bizim halimiz buradayken siz ‘Konutta yüzde 0,99 faiz uygulayacağız. Nerede o yüksek faizler, gelin’ diye insanlara davette bulunarak aslında o beşerlerle alay ediyorsunuz. Allah bu arkadaşlara akıl fikir versin. ‘Bizim var aklımız’ diyorlar lakin o akıl kendilerini ve ülkeyi felakete götürecek bir sistem üzere çalışıyor.
AK PARTİ SERVET TRANSFERİ YAPIYOR: Şu anda AKP iktidarı maalesef uyguladığı ekonomik siyasetlerle fiilen servet transferi yapıyor. Göz nazaran göre milyonlarca lirayı yoksuldan alıp bir avuç rantiye kümesine, keyifli azınlığına transfer ediyorlar. Erdoğan halkın barınma problemine değil bu güttüğü siyasetlerle inşaat ve rant lobilerinin sıkıntılarını çözme yolunda adımlar atıyor, halkın değil bir avuç müteahhidin yüzünü güldürmeye çalışıyor.
İSRAFIN HADDİ HESABI YOK: Kendileri doymak bilmeyip insanımıza şükür tavsiye ediyorlar. Buldukları tahlil bu. Şükretmek inancımızın gereğidir fakat bunu istismar etmek en büyük vebal olur. Sarayda oturup güya garibanın halini düşünenler ‘Az yiyin’ diye tavsiye veriyor. Oradaki israfın haddi hesabı yok.
Sayın Dışişleri Bakanı bir Afrika ülkesine Cumhurbaşkanlığı’na bağlı en büyük uçaklardan biriyle gidiyor. Niçin? Prestijimiz yüksek olacak. Prestij, uçakla, otomobille, 80-90 müdafaa aracıyla ölçülmez. Bu millet seni korur. Ancak sen bunları israf diye görmezsen parayı yalnızca betona demire asfalta tahsis edersen köprüler, tüneller yapıp oranın parasını orayı kullananlara değil kullanmayanlara ödetirsen birebir Mecnun Dumrul misali siz parayı yoksuldan alıp zengine veriyorsunuz demektir.
SURİYE’DE İNANÇLI BÖLGE OLUŞTURULURSA SORUN ÇÖZÜLÜR: Sığınmacıları keskin tabirlerle ele almak hakikat değil, bu bir süreçtir. ‘Hemen bütün sığınmacıları kapı dışarı edelim, ne halleri varsa görsünler’ kimse diyemez. Ancak biz bütün sığınmacıların da Türkiye’de sonsuza kadar kalmasını gerçek bulmayız. Onlar da ülkelerine dönebilmeli. Fakat ülkeler ortasında, ülke yöneticileri ortasında, önemli bir diyalog oluşturulursa, orada insanların rahat yaşayabileceği bir alt yapı hazırlanırsa sığınmacı sorunu çözülür.
Maalesef biz başlangıçta Suriye’deki iç savaşın doruğa çıkmasında dayanak veren adımlar attık. O yüzden biz sığınmacıları mecburen kabul ettik. Bu oyunun içinde yer alan bütün ülke hükümetleri yanlış yaptı. Artık biz Suriye’de inançlı bölgeler oluşturmaya başlarsak Türkiye’de bu sığınmacı sorunu asgariye iner. Tamamını kapı dışarı etmek yahut tamamını Türkiye’de tutmak üzere bir siyasetin yanlışsız olmadığı kanaatindeyim. (HABER MERKEZİ)
