IŞİD’in Kobanê’ye yönelik akınlarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto aksiyonları münasebet gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Liderleri, Merkez Yürütme Şurası (MYK) üyelerinin de ortalarında bulunduğu 21’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 12’nci duruşması, 4’üncü gününde Sincan Cezaevi Kampüsü’nde devam ediyor.
Sincan Cezaevi’nde tutulan siyasetçiler ile çok sayıda avukatın hazır bulunduğu duruşmaya, farklı cezaevlerinde tutulanlar siyasetçiler, Ses ve Manzara Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Evraka gelen evrakların okunmasıyla başlayan duruşma, tutuklu Kürt siyasetçi Zeynep Ölbeci’nin savunmasıyla devam etti.
ÇALIŞMALARINI ANLATTI
Mezopotamya Haber Ajansı’nda yer alan habere nazaran, daha evvel bütün Vanlılar için Kürtçe ve Türkçe hizmet veren lakin kayyımın atanmasından sonra işlevsizleştirilen bir kreşte Kürtçe eğitim faaliyetlerinin yasaklandığı bilgisini aktaran Ölbeci, “Van Büyükşehir Belediyesi’nde Beyaz Masa’nın halkla olan bağlantıları de kayyım tarafından bitirildi. Lakin daha sonra yine ve daha güçlü bir formda faaliyete geçirildi. Bayanların kolay bir halde ulaşımlarını sağlayabilmesi için çalışan ‘Jinkart’ uygulaması kayyım tarafından kaldırıldı” dedi.
Kayyım tarafından kapatılan bayan müdürlüklerin emeli dışında kullanıldığını belirten Ölbeci, “Mardin Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atandıktan sonra bayan siyasetleri daire başkanlıkları, bayan ve gençlik daire başkanlıkları değiştirildi. 31 Mart seçimlerinden sonra buralarda yine bayan çalışmaları yürütüldü. Bayan ekonomilerini güçlendiren, eğitim ve mesleksel şube müdürlükleri, bayan şiddet merkezleri yine açıldı. Belediye çatısı altında atölye çalışmaları altında toplumsal cinsiyet eğitimleri verildi. Bayan eserlerinin satılması için pazarlar açıldı. Bayanın üretime katılması için, emeğinin göz önünde olması için bir çok atölye çalışması yapıldı. Halk oyunları, seramik ve nakış üzere çalışmalar yapıldı. Bütün bayanlara ulaşmak için bayan muhtarlarla toplantılar yapıldı” diye belirtti.
KARS BAYAN ÇALIŞMALARI
Kars Belediyesi Bayan Meclisi seçimlerinin 2019’un Eylül ayında başlatıldığını ve büyük bir adım atıldığını tabir eden Ölbeci, “Kadının hayattaki rolünün ortaya çıkarılması için bayanların ortasında eşitlikçi ve toplumsal dayanışmanın olması için 6 Mayıs 2020’de Kars’ta bayan dayanışma merkezi açıldı. 12 Mayıs’ta ALO Şiddet Sınırı açıldı. Bayan istihdamı çerçevesinde çalışanlarının tamamı bayan olan Mor Cafe açıldı. Bayan futbol kulüpleri açıldı lakin pandemiden ötürü faaliyetleri durdu” diye tabir etti.
‘TOPLAYAN DA YAPAN DA KADINDI’
Siirt’te bağlı Baykan Belediyesi’nde bayanların istihdam edilmesi gayesiyle atölyelerin yapıldığını aktaran Ölbeci, bu atölyelerde 35 bayanın çalıştığını, Baykan’ın köylerinde toplanan üzümlerin burada pekmez üretimi için kullanıldığını söyledi. Ölbeci, “Köylerde üzüm toplayan da bayandı; pekmezi üreten de kadındı” dedi. Diyarbakır’a bağlı Bismil Belediyesi’ne ilişkin 100 dönüm arazi ve 16 dönüm üzüm bağına bayanlardan evvel yeterli bakılmadığına dikkat çeken Ölbeci, “Sonrasında o topraklar bayan kooperatifleri için tayin edildi ve toprak çalışmaları yalnızca bayanlar tarafından yapılmaya başlandı” bilgisini verdi.
Sanat ve kültür projelerinin hayata geçirilmesi ismine çalışmalar başladığını söz eden Ölbeci, 2016’da kayyım tarafından Batman’da kapatılan Selis Sanat Merkezi’nin yine açıldığını, Siirt Belediyesi’nde ise 20 Aralık 2019’da Berfin bayan Müşavere Merkezi’nin faaliyete konulduğunu aktardı.
Belediye çatısı altında olan ve bayanı güçlendiren bütün yapıların ya pasifize edildiğine ya da kapatıldığına dikkat çeken Ölbeci, “Özellikle pandemi periyodunda kayyım kentlerinde bayanlar üzerindeki baskılar ve şiddet arttı. Bayanların sığınma meskenlerine gitmelerine müsaade verilmedi. Müracaatlar engellendi. 19 Ağustos’ta kayyımın atanması ile Mardin büyükşehir Belediyesi’ndeki bayan ve gençlik merkezleri kapatıldı. Dairelerde çalışan bayanlar gözaltına alındı. Bütün bayan düzenekleri durduruldu. Bayan müdürlüklerine erkek müdürler atandı. Toplumsal cinsiyet eğitimleri durduruldu. Bayanın ayaklar üstünde durabileceği bütün yol ve formülleri elinden aldılar. Bu saydıklarım bütüm belediyelerde yapıldı” halinde konuştu.
Kayyımları yalnızca bu periyotta görmediklerini belirten Ölbeci, “Kürtler için kayyımlar her vakit vardı. Yalnızca isimleri değişiyor: parti kapatmalar, gözaltılar. Her seferinde değişik bir formda kendisini bize gösterir. Biz bu uygulamalara yabancı değiliz. Bugün burada yargılanmamda bunların büyük rolü vardır. Çocukluğumdan bugüne kadar bu uygulamalar devam etti” dedi.
HEP VE DEP SÜRECİ
Ölbeci, bir ortaya gelen Kürtlerin sistemin baskılarıyla karşı karşıya kaldığını belirterek, “Siyaset alanları kapatıldı. Cumhuriyet tarihinde bu daima bu türlü oldu. 50 yaşındayım ve 1990’lardaki pratikleri lisana getirmek istiyorum. DAİMA, 1990’da Kürt sorunu yasal ve demokratik bir biçimde çözülsün diye açılmıştı ve birinci sefer Kürtlerin Meclis’e girmesi ihtimali doğmuştu. Kürtlerin özgürlükleri Anayasa’da tanımlanmamıştı. Lakin bu parti süreci çok uzun sürmedi, siyasi alanda terörize edildi ve HEP’i ortadan kaldırmak istediler. Hakikaten 1993 yılında ‘milletin birliğini ve bütünlüğünü bozma’ gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı. 7 Mayıs 1993’te büyük bir kararlılıkla DEP açıldı ve büyük bir yürüyüşle devam etti. Sistem, Kürtlerin demokratik ve siyasi haklarını yedek bir güç olarak gördü lakin Kürt parti ve kurumları bunu kabul etmedi. Parti öncülerini korkutmak ve yıldırmak için DEP Milletvekili Mehmet Sincar, 4 Eylül 1993’te Batman’da katledildi. Vedat Aydın da tıpkı prosedürle katledildi” diye konuştu.
‘HALK PARTİYDİ, PARTİ DE HALK’
Kürt yurtsever ve siyasetçilerin fırsat bulunduğu an katledildiğini vurgulayan Ölbeci, “Bu katliamlarla Kürt siyasi örgütlenmelerinin önünü kesmek istediler. Binlerce Kürt’ün kanına girenlere o devir Hizbullah; bugün de DAİŞ deniliyor. Devlet bu derin odakları devreye soktu. Mart 1994’te DEP Milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırıldı ve Orhan Doğan ile Hatip Dicle Meclis’te gözaltına alındı. Onlarca parlamenter ve siyasi zindanlara atıldı. 16 Haziran 1994’te, Yargıtay DEP’in kapatılması kararını verdi. Vekillerimiz hakkında 15 yıl ceza verildi ve zindana atıldılar. Ondan sonra HADEP açıldı. HADEP, demokrasi ve özgürlükçülüğü programına aldı ve halkları da bu çabasına katıyordu, büyük bir dayanak aldı. Halk partiydi, parti de halk” dedi.
‘AKP TEK BAŞINA İKTİDAR OLAMADI’
29 Mart 2009’da mahallî idare seçimlerinde elde edilen kazanımların iktidarın güzeline gitmediğini hatırlatan Ölbeci, “O devir bir çok siyasetçi tutuklandı. Bu siyasetçiler yıllarca siyasetten uzak tutuldu. Maalesef ne AKP’den evvel ne de AKP devrinde Kürt siyaseti âlâ bir şeyle karşılaşmadı. AKP, Kürtlere, demokrasi örgütleri ve sivil toplum kurumlarına taarruzlarıyla toplumun dinamiklerini yok saydı. Değişik partilerin bir ortaya gelmesi AKP için bir tehlike oluşturdu. Başta bağımsız adayların HDP’yle seçime girmemesi için özel olarak çalıştılar. HDP’nin gücünü hudutlu bırakmak için devletin bütün gücünü kullandılar fakat HDP bir çok kesitin bir ortaya gelmesiyle, toplumsal projeler ile halka kendini anlattı. Sonucunda AKP tek başına iktidar olamadı. Halkı demokrasiyle buluşturan HDP, iktidarın gayesi oldu. 6 yıl evvel Eş Liderlerimizi gözaltına aldılar. Binlerce HDP üyesi üzerinde her türlü şiddet siyasetini yürüttüler. Bu uygulamalarla gayelerine ulaşamadılar” diye konuştu.
‘DİRENİŞİMİZE DEVAM EDECEĞİZ’
HDP’nin kapatılma eforlarına vurgu yapan Ölbeci, HDP’nin kriminalize edildiğini ve “Türkiye halklarının HDP’ye gereksiniminin olmadığı” algısının oluşturulmaya çalışıldığını söyledi. Ölbeci, “HDP bütün haksızlık ve hukuk dışı uygulamalara karşı tekrar de Meclis’teki yerini aldı. Bu cins uygulamaları ömrümüz boyunca gördük. Bu nedenle bundan sonra da direnişimize devam edeceğiz. İçerde yahut dışarıda fark etmez lakin insan dışarıda demokratik bir ülkede yaşamak istiyor. Maalesef ülkemizin kurallarında bu sıkıntı bir problem zira hangi parti iktidara geliyorsa kendisini halkların üzerinde bir ilah olarak görüyor. Ben de bu siyasi ilahları kabul etmiyorum, razı değilim” tabirlerini kullandı.
Duruşmaya 1 saat orta verildi. (HABER MERKEZİ)
