Taliban tarafından şubat ayında kaçırılan ve meskenin tapusu karşılığında hür bırakıldıktan sonra ülkeden çıkmak zorunda kalan Afganistanlı bayan aktivist, ülkedeki Hazara azınlığına karşı soykırım teşebbüsü olduğunu söyledi.
Kendilerini “Kabil’in Hareketçi Kadınları” olarak isimlendiren kümeden onlarca bayanın, farklı tarihlerde kaçırıldığı belirtildi. 11 Şubat’ta saklandıkları konuttan Taliban üyeleri tarafından kaçırılan 29 bayandan biri olan ve güvenliği nedeniyle ismini değiştiren Gül, yaşadıklarını Mezopotamya Ajansı’ndan Beğenilen Davet Özköse’ye anlattı.
‘EŞİT HAKLAR VE ÖZGÜR BİR HAYAT İSTİYORUZ’
Ülkeden çıkmayı başarabilen lakin güvenlik nedeniyle nerede olduğunu açıklamayan Gül, şöyle konuştu:
“Taliban bizi 11 Şubat’ta gözaltına aldı. 29 bayan, 8 çocuk ve 12 erkek. 26 gün boyunca Taliban’ın elinde kaldık. Onlarca askerle saklandığımız meskene geldiler. Pek çok bayan bir aradaydık. Dehşet içindeydik. İçeri girdiklerinde bütün elektronik aletlerimizi elimizden aldılar. Telefonlarımızı alıp, hangi kümelerde kimlerle neler konuştuğumuza baktılar. Bizi İçişleri Bakanlığı’na götürdüler ve sorguladılar. ‘Neden aksiyon yapıyorsunuz, kimden buyruk alıyorsunuz, hangi ülkeden para alıyorsunuz, batıdan mı buyruk alıyorsunuz, neden İslam Devleti’ne karşı hareket yapıyorsunuz’ üzere sorular sordular. Onları dünyaya berbat gösterdiğimizi sav ettiler. Onlara, bunun yanlışsız olmadığını, aksiyonlarımızı bayanların eğitim, çalışma hakkı ve özgürlüğü için yaptığımızı ve hiç kimseden para almadığımızı tekrar tekrar anlattık. Okumak, çalışmak, eşit haklar ve özgür bir hayat istiyoruz.”
‘BİZİ DÖVMEYE ÇEKİNİYORLARDI’
Gözaltı sürecine değinen Gül, “Sorgu çok sert geçse de, ruhsal azaba maruz kalsak da, fizikî azap görmedik. Fark ettik ki bizi dövmeye çekiniyorlardı. Zira Taliban’ın Kabil’e girişinden beridir yaptığımız aksiyonlardan ötürü, sesimizi duyurmaya çalışmış olmamızdan ötürü, dünya bizi biliyordu. Gözaltına alındığımızı da biliyorlardı. Her ne kadar azap görmemiş olsak da öteki odalardan gelen sesleri duyabiliyorduk. Daima tıpkı şeyi soruyorlardı ve bizim de yanıtlarımız değişmiyordu” dedi.
‘AİLELERİMİZ TAPULARI VEREREK BİZİ DIŞARI ÇIKARABİLDİ’
Serbest bırakılmaları karşılığında ailelerinin mülklerinin tapularına el konulduğunu aktaran Gül, “Bunun üzerine ailelerimizdeki erkekleri toplamaya başladılar. Erkeklerden, bayanların bir daha hareket yapmayacağına dair taahhüt alıp dokümanlar imzalattırdılar. Bunun dışında ailelerimizdeki erkeklerden sahibi oldukları mülklerin tapularını aldılar ve ‘Eğer kadınlarınız aksiyon yapmaya devam ederse, bu konutlara el koyacağız’ dediler. Bir daha aksiyon yaparsak konutlarımıza el koyup ağabeylerimizi ve babalarımızı tutuklayacaklarını söylediler. Yani ailelerimiz en sonunda o tapuları vererek, bizi dışarı çıkarabildi. Çıktıktan sonra isimlerimizi değiştirmek zorunda kaldık” sözlerini kullandı.
‘KİMLİKLERİMİZİ ALDILAR’
Mücadelelerine artık lakin toplumsal medya üzerinden yazarak ve insanları bilgilendirerek, devam edebildiklerini vurgulayan Gül, şöyle devam etti: “Benimle bir arada kaçırılan bayanların bir kısmı da ülke dışına çıkmayı başarabildi. Çıkabilenler de çok uzağa gidemedi. Hala tam olarak inançta sayılmayız. Hala kendi isimlerimizi kullanamıyoruz. Aksiyon yapmak için sokağa çıkamıyoruz. Basınla konuşamıyoruz. Zira artık tehlikede olan sırf biz değiliz, ailelerimiz de tehlikede. Kendi ismimizle en ufak kusur yaparsak, ailelerimizi tutuklayacaklar. Bu nedenle yazdıklarımızı da daha yumuşak bir lisanla yazmak zorundayız. Kimliğimizi elimizden aldılar. Maalesef pek çok bayan arkadaşımız geride kaldı ve inançta değiller. Saklanarak yaşamaya devam ediyorlar. Taliban tüm bayan aksiyonlarını ve bayan örgütlerini engelledi ve etkisiz hale getirdi. Artık tesirli hiçbir aksiyon yapılamıyor. Çok az sayıda bayan konutta hareket yapabiliyor lakin bu hareketlerin rastgele bir tesiri yok.”
‘DERİN BİR SUSUKUNLUK VAR’
Afganistan’da son periyotlarda Taliban’ın bombalı aksiyonlar düzenlediğini söyleyen Gül, “Taliban’ın kendisi bu bombalamaları gerçekleştiriyor. Hazaraların yaşadığı bölgelerde, Şiilerin bölgelerinde ve okumak isteyen kız çocukları ile bayanlara karşı bombalı hareketler gerçekleştiriyor. Biliyorsunuz daha bu ayın 19’unda kız çocuklarının gittiği bir okul bombalandı. Şu anda Afganistan çok güç bir süreçten geçiyor. Beşerler dehşet içerisinde fakat dünya buna karşı hiç ses çıkarmıyor. Derin bir suskunluk var. Bu çok incitici. Bayanlar şu anda Taliban’ın Hazaralara karşı soykırım teşebbüsü karşısında toplumsal medyada sesimizi çıkarmaya çalışıyoruz. ‘Biz de bu ülkenin insanlarıyız, biz de Afganistan vatandaşıyız, bizim de kanımız sizinki üzere kırmızı, bizi öldürmeyin’ demeye çalışıyoruz. Bayanların şu ortamda elinden gelen sırf bu kadar. Lakin bu formda Hazaraların öldürülmesine ses çıkarabiliyoruz. Onlar için elimizden daha fazlası ne yazık ki gelmiyor. Afganistan’ın zalim hükümetine karşı elimizden gelen sırf bu” diye belirtti.
Sanal medyada #StopKillingAfghans, #StopHazaraGenocide, #stopkillinginnocentcivillian, #StopThisWar etiketleri ile ses çıkarmaya çalıştıklarını lisana getiren Gül, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Irak’ın kuzeyinde başlattığı operasyona ait, “Hepimiz için dua ediyorum. Umarım Türkiye halkı da kendi geleceği için barış temenni eder” sözlerini kullandı. (HABER MERKEZİ)
