ANKARA- CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir, son devirde birtakım vakıf üniversitelerinde yaşanan sıkıntılar konusunda Yüksek Tahsil Kurumu’na (YÖK) davette bulunarak, “Meclis olarak çıkardığımız yasa hususunu uygulamayan vakıf üniversitelerini denetleyin ve sonucunda gerekli süreçleri yapın. Nişantaşı Üniversitesinde haksız ve hukuksuz halde işlerinden çıkarılan akademisyenlerin bir an evvel işlerine geri dönmeleri konusunda vazife ve sorumluluğunuzun gereğini yaparak bir tavır alın” dedi.
‘VAKIF ÜNİVERSİTELERİ KAR GÜDEMEZLER LAKİN BİRÇOK BU UYGULAMANIN DIŞINA ÇIKIYOR’
Vakıf üniversiteleri yükseköğretim sistemi içerisinde değerli bir pozisyona ve büyüklüğe ulaştığını ve yasal mevzuatlara nazaran vakıf üniversitelerinin kamu hukuksal kişiliğe sahip olduğunu hatırlatan Özdemir Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmasında şunları kaydetti:
“Bu büyüklüğe karşın çok az sayıdaki vakıf üniversitesi gerçek manada kurumsallaşmasını tamamlayıp nitelikli eğitim verirken, öğretim elemanlarının çalışma ve özlük hakkı şartlarını güzelleştirirken birçok üniversitenin öncelikleri bunlar olmamıştır. Bu statü ve ayrıcalıklarıyla birçok kamu kaynağından ve avantajlarından yararlanmaktadırlar. Yeniden Anayasaya, Yükseköğretim Kanununa ve Yönetmeliklere nazaran katiyen kar emeli güdemezler. Lakin uygulamaya bakıldığında birçok vakıf üniversitesinin bu hedefin ve Anayasanın dışına çıkarak adeta ‘vergisiz ticari faaliyet’ yapan kuruluş görünümünde olduğu dikkat çekmekte”
YÖK kanunu, Nişantaşı Üniversitesi’nden atılan akademisyenlerin yaşadıkları ve akademisyenlerinin emeklerinin altında maaş aldığına dikkat çeken Özdemir’in konuşmasından öne çıkan başlıkları şu formda:
YÖK KANUNU UNSURU YERİNE GETİRİLMİYOR: Ortalarında Nişantaşı, Bilgi ve Maltepe üzere kimi vakıf üniversiteleri Meclis olarak Yükseköğretim Kanunu’na eklediğimiz ‘Vakıf üniversitelerinde çalışan öğretim elemanlarına unvanlarına nazaran Devlet üniversitelerinde ödenen fiyat meblağından az fiyat verilemez’ hususunun gereğini yerine getirmiyor. Örneğin Nişantaşı Üniversitesinde yasal haklarını almak ve ağır çalışma şartlarının düzeltilmesi için Üniversite idaresine dilekçe veriyorlar. Bu talebin üzerine üniversite idaresi 40’a yakın araştırma vazifelisi, hekim öğretim üyesini Kod 22 ve Kod 29’u münasebet göstererek tazminatsız olarak işten çıkarıyor. Hocaların yerleşkeye girmelerine ve ofislerinden şahsî eşyaları almaya dahi müsaade verilmiyor. Bir itibarsızlaştırma süreci başlıyor.
AKADEMİSYENLER YASAL HAKLARI OLAN FİYATLARIN ALTINDA ÇALIŞTIRILIYOR: Nişantaşı Üniversitesi’nden bir küme akademisyenle bir ortaya geldiğini belirten Özdemir, “Akademisyenler ağır çalışma şartlarında iş tarifi olmayan işleri yapmaya, alanları olmayan derslere girmeye zorlanıyor. Bunları yaparken de yemek, servis üzere toplumsal haklar sağlanmıyor. Yasal hakları olan fiyatların altında fiyatla çalıştırılıyorlar. Üniversite idaresi pandemi devrinde akademisyenleri kısa çalışma statüsünde gösterip tam vakitli çalıştırıp devletten vergi kaçırırken YÖK, Maliye Bakanlığı neden bir kontrol yapmıyor? Brüt ve net fiyatlarla oynayıp maaşlardan kesintiler yapılıyor. Üniversitede çok süratli akademisyen sirkülasyonu yaşanmaktadır. Problemli istihdam siyasetleri, mütevelli heyetlerinin oluşumu ve gerilerinde hangi güçlerin olduğu konusunda YÖK ve Meclis bu sürece mahzur olamazsa Nişantaşı Üniversitesinde yaşananlar emsal teşkil edecektir.
İŞLERİNE SON VERİLEN AKADEMİSYENLER İŞLERİNE GERİ DÖNMELİ: Ulusal Eğitim Kurulu olarak yalnızca bu sıkıntılı vakıf üniversitelerinin isimlerini değiştirmekle uğraşıyoruz. Vakıf üniversitelerinin statüleri, oluşumu, idare yapıları, mütevelli heyetleri, sermaye yapıları, sermaye kümeleri ile ilgileri, mali yapılarının şeffaflığı ve akademisyenlerin çalışma şartları ve özlük hakları ve nitelikli eğitim konusundaki meseleleri gündemimize almalıyız. YÖK bu kurumların akademik, idari ve mali yapıları önemli halde denetlemeli ve sonucunda gereği kesinlikle yapılmalıdır.” (DUVAR)
